COCKER'IN YUVAYA GELİŞİ



Merhaba

Bu yazıyı Taze bir cocker sahibi olarak başından beri ne yaşadığımızı anlatmak köpek bakımı ve sahiplenme konusunda tereddüt edenlere de yardımcı olmak amacıyla yazmak istedim.

Umarım az da olsa merakınıza, endişenize ve kararınız için sorularınıza da cevap verebilirim. Şunu da eklemek isterim ki yaptıklarımın ve yazdıklarımın hepsinin doğru olduğunu kesinlikle savunmamakla birlikte köpek bakımı ve sahiplenme konusunda ilgisi ve bilgisi olanlardan bize eksik olduğumuz konularda yardımcı olmalarını rica ediyorum.

Yavrucaklarımıza, bildiklerimizi paylaştığımız kadar iyi bakabiliriz. Şimdiden sabırla okuyacağınız, bildiklerinizi paylaşacağınız ve hayvansever olduğunuz için teşekkür ederim.

Nasıl karar verdim?
Öncelikle şunu söylemeliyim; Tabii ki bu kararı tek başıma vermedim ve veremezdim.Eşime ve ailelerimize karşı sorumluluklarımın bilincinde biri olarak eşimle birlikte böyle bir şeye giriştik.Normal şartlarda herhangi bir hayvana dokunamam,diyen biriyim. Böyle bir durumdan nasıl oldu da evde bakıma kadar gelebildim! Tabii ki ani olmadı çok yakın bir arkadaşımın çok sevimli kedileri sayesinde aklıma düştü bu durum. Arkadaşım Mia ve Patiş'e evlat gibi davranır ve öyle görürdü(gerçekten de öyleymiş). Bir gün görmeye gittiğimde Patiş beni kapıda karşıladı,ayaklarıma doğru yanaştı,arkadaşım tanımaya çalıştığını söyledi. Sonra arkamızdan salona geldi ve sohbet ederken hep yanımızdaydı.O kadar sakin ve dingin bir yapısı vardı ki inanın Patiş'in ara ara hırlamaları bana huzur verdi. Sonra o huzuru kucağıma alabildiğimi fark ettim. Bebekten farkı yoktu o an biraz vakit geçirdik ve eve döndüm. Düşündüğümde,ben de bir kedi sahiplenmeliyim,dedim. Çünkü kendimi psikolojik olarak rahat hissetmediğim bir dönemdeydim. Mia ve Patiş'ten sonra evimde bir hayvan beslemenin,onunla hayatı paylaşmanın bana terapi gibi olacağını ve iyi geleceğini düşündüm. Eşimle bu fikri paylaştım,şaşırdı ve tabii ki ilk tepkisi sen zaten dokunamıyorsun,evde de zor olur cevabıydı.

Sonra bu fikre yavaş yavaş alıştık ikimizde, tabii ki eşimin yeğenlerinin Tarçın'ı da bu durumda çok etkili oldu. Ufacık,bağımlılık yapan cocker cinsi bir köpekti, oyuncu  mu oyuncu, sevimli, masum bir yavru.Eşim iş dönüşünde Tarçın'ı görmeden gelemez hale geldi ve biz köpek mi sahiplensek düşüncesine bürünmüşken... Aaaa, bir de ne olsun,sanki her şey bizim için sıralanmış gibi, çok değer verdiğimiz bir ağabeyimizin Lokum'u 8 tane yavru yapmış, ikisi erkek, altısı dişi.Kargaya yavrusu şahin görünürmüş ya hani ,en güzelini biz sahiplendik tabii ki :) Şampanya rengi, en iri erkek yavru bizim yavrumuz oldu daha 40 günlükken.

İşin açıkçası,yavruları gördükten sonraki aşama biraz daha ani oldu. Cocker bakımı ile ilgili çok fikrimiz olmamakla birlikte, bizimle birlikte büyütecektik onu da.Fakat şunu da belirtmeliyim ki, daha öncesinde golden sahiplenmekti fikrimiz ve bu konuda iki veterinere ve yolda karşılaştığımız golden sahiplerine,"biz apartmanda oturuyoruz, 4 kattayız,orada bakabilir miyiz ve tüy döker mi,çok havlariçevreyi rahatsız eder mi?"gibi sorular sorduk.Yolda karşılaştıklarımızdan yalnız yaşayanların daha olumlu baktığını farkettik.2 veteriner arkadaşımız ise apartmanda, 4. katta o işe hiç girişmeyin. Fakat bahçeli eviniz ve 3-4 yaşlarında çocuğunuz varsa mutlaka öneririz cevabını verdiler Bu durumdan sonra biz sadece ırkı küçültmüş olduk ve İncir'imiz oldu.Eve geldiğinde çok kirliydi,yıkadık,hemen kuruttuk.(Bu aşamada ise köpeklerin fazla yıkanmaması gerektiğini,tüylerinin daha fazla koku yapabileceğini öğrendik.)Titriyordu yavru,üşüdü.Hemen acemilikle bir kasanın içerisinde süngerden yatak yaptık ona,mamasını ve suyunu verdik.(Bebekken çok uyurlar mış, nasıl da güzel uyuyordu  masumum.) 

İlk geldiğinde 3 kilo 100 gramdı.Gelişiyordu,bu evrede mamasını değiştirdik,kalitesini arttırdık. Çünkü diğerlerinde dışkısı kötü kokuyordu, yeni maması bunu engelledi ve ileride tüylerinin de daha az dökülmesine yardımcı olacağını öğrendik.Gittikçe büyüyor ve gelişiyorken basit Komutları almaya başladı,"otur ,gel ,bekle..." gibi.Bu arada tuvalet alışkanlığını da kazanmış oldu.Biz ona odada bir bölüm ayırmıştık ve sırf gazete ile kapladık ama ilk tuvaletini yaptıktan sonra gazeteyi hemen atmadık,üzerine başka bir gazete serdik ve yavaş yavaş incir tuvaletini öğrenmiş oldu, 3 gün yeterli oldu bizim için.Sonra alandaki gazete sayısını azalttık yavaş yavaş.Dışarı da çıkıyoruz artık, 3. aşımızı olduk -kuduz aşısı- 2 tane daha kaldı. Üç ayda bir ise iç ve dış parazit ilaçlarını alması gerekiyormuş.İlk iç dış parazitler alındı,bir ay sonra ise 2. iç-dış parazitlerini alacağız. Şimdi 3. ayımızI tamamladık, geldiğinde 40 günlük olan İncir'imiz şimdi 3. ayını tamamladı artık.,3 aşı,1 iç dış parazit,yaklaşık 11 kilogram mama,dışarıda gezdirebilmemiz için de göğüs tasması,makaralı ip haricinde şu ana kadar harcamamız olmadı,olsaydı da onun büyüdüğünü görmekle kıyaslayamazdım.Şu an 6 kilogram 200 gramız ve büyüdük,bacaklarımız tüylendi kulaklarımız büyüdü,çok mu çok sevimli olduk. Bulunduğumuz odada kanepenin üzerine zıplayabiliyor ve perdeleri rahatlıkla çekebiliyoruz.Bu yüzden perdeyi kaldırdık odadan.Gördüğümüz her şeyi gevelemeye çalışıyoruz.Hatta bazen o kadar mutlu oluyoruz ki oynarken yanlışlıkla oyun adı altında diş bile geçiriyoruz,ama biliyoruz ki geveleme ve diş geçirmelerimiz 8 aydan sonra bitecekmiş. Hatta dişlerimiz dökülüp yenilenecek miş Neyse ki biz bu aşamayı daha hafif atlat anlardınız Bazıları pantolon paçalarını mahvedermiş, bu manada şanslıymışız.Fakat bu aralar uykularımız bölünür oldu bebeğimiz geceleri susuyor, acıkıyor, kakasını yapıyor ,temizlememiz için havlayıp uyandırıyor bizi. Ama bu da sesini keşfetmesindenmiş, erkeğim iz büyümüş havlamayı öğrenmiş.(Bu evrede tabii ki hem bizim hem güzel komşularımızın sabrı önemliymiş, umarız bu sabrı gösterebiliriz, çevremize de sıkıntı vermeyiz.) Artık havladığında kapıyı açıyoruz,diğer odalarımızı da keşfetmeye başladık,tuvaletimiz geldiğinde yerimize gitmeyi de biliyoruz- bunu da öğrendik-oyun oynamak istediğimizde gözlerimizi kırpıyoruz, kızdığımızda ise burnumuzu karıştırıveriyoruz,hele ki oynadığı terlikler,toplar,dişlikler ağzından alındığında nasıl da kırışıyor burnumuz.Hele bir de kapıyı üzerine kapatıp çıktığımızda nasıl tırmalanıyor o kapılar...

Eğer sahiplenme düşünceniz var ise hepsine hazırlıklı olun.Ben bunca şeyden sonra sadece şunu söyleyebilirim; Bunca emek, gece uykusu, maması, aşısı, oyunu,dişlemesi... Sizce de bebekten farkı yok değil mi?Bu yüzden İncir bizim ilk bebeğimiz ve biliyoruz ki, bir bebek sahibi daha olduğumuzda onunla oynayacak, zaman geçirecek ,onun bağışıklığını güçlendirecek ,onunla geçirdiği zaman sayesinde bebeğimizi uzun süre televizyon ve telefon karşısında olmaktan alıkoyacak ve bebeğimiz okul çağları geldiğinde hem sorumluluk duygusu artacak hem de o sorumluluğu olabilmenin verdiği özgüven olacak.Umarım bizimle birlikte nice seneleri olur ve büyüdüğünü yaşadıkların, bize yaşattığı olumlu olumsuz ama her şeye rağmen güzel olan şeyleri sizlerle paylaşabiliriz.İyi ki varsın İncirim, iyi ki varsın canım oğlum,yuvamıza ve ruhumuza çok iyi geldin,hoş geldin bebeğim...

Bu yazı page visitor counter kez görüntülenmiştir.

Yorumlar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı